Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güneşsiz Distopya

Özgürlükten mahrum bırakılmış insanların bazılarında karamsarlık ve ümitsizlik ortaya çıkar.Hürriyetin yoksunluğundaki ümitsizlik, tahripkâr bir kasırgayı anımsatır bana.Tüm mevcudiyeti yerle bir eden… Güneşi çalınmış bir dünyayı gözünüzde canlandırın.Göğe en uzak dehlizler kadar boğucu bir distopya.Her an güneşin özlemiyle kavrulan,kapkaranlık bir dünya...Cıvıldamayan kuşlar,çimlenmeyen tohumlar,solan çiçekler,yok olan ormanlar,zincirleme kıyımlar,kitlesel yok oluşlar… Bir tarafta eski günleri anımsayan,hatırda kalan aydınlığın ve sıcaklığın zihinlerinden kayıp gitmesini engellemeye çalışan mağluplar.Diğer bir tarafta ise güneşi hiç tanımamış olanlar. Güneş ile  yaşayamamış,onu ruhlarında hissedememiş olanlar  maddi ve manevi açıdan daima bağnaz kalırlar.Güneşi tanıyanlar eski günlerin tekerrürünü arzularken,tanımayanlar güneşin karanlık özlerinin mevcudiyetini yok edeceğini bildiklerinden  güneşin tekrar doğuşunu engelleme gayretinde bulunurlar. Güneşin tohumunu buldukları yerde
Namlu Ah ben çıksam namludan Sarsam sararım benliğiyle tüm bir ruhu Asılırsam asılırım ben bir gün susmak suçundan Ölüm korku ister biraz                           biraz da neden Ve sesler alır beni ölümün evinden Yorgun sözlerin son kez ardında sükûn: -İnnâ lillahi ve inna ileyhî râciûn.                              Kâlemî ''Şüphesiz ki biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz.'' (Bakara, 156)