Anlambazlar

Geceye Attila İlhan'la veda ediyoruz. Buradan Müjganlara, yitirenlere, mahur beste gibi boşlukta çalanlara, yürekleri yıkılanlara selam olsun. Radyoda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını duyduktan sonra yazılmış, hoş, hepimiz uğruna direndiklerimizi kaybedince şenliklerimizi dağıtmıyor muyuz? Bir bitişin şiiri efendim: Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız  O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız  Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız  Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız  O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız 

Efendim, geceye bir Şeyh Galib bırakarak veda edelim. Sabahçılar için de meze olsun. Biraz umutsuzlara, kayıplara, kaybedenlere ama inancından da vazgeçemeyenlere gelsin. Söyleyemenlere gelsin, söyleyecek sözü olanlara: Müjdemden alındı aşinalar Gitti hepisi deyip dualar Ben kaldım o söz lebimde kaldı (dudağımda) Keştî-i murâd lenger aldı (Arifler gemisi demir aldı.) Şeyh Galib, Hüsnü Aşk, 14. ve 15. beyitler.

Ahmet Haşim'den bir dörtlükle geceyi kapatalım. İkilemle, sezgiyle dolu. Hep gitmekle ancak hiç varamamakla dolu. Hareketi haiz olan dünyada, hareketin göreceliğiyle dolu. Hâşim'in nadide bir parçası huzurlarınızda, Piyâle'den: Nasıl istersen öyle dinle, bakın: Dalların zirvesindeyiz ancak, Yarı yoldan ziyâde yerden uzak, Yarı yoldan ziyâde mâha yakın. (Ay)

Hatırlamakta fayda var, niçin Katar'a ambargo konmuştu? Suudlar niçin Katar'a yüklenmişlerdi? Bu soruların cevaplarını harita üzerinden daha kolay bulabiliriz:  Katar üzerinden Yemen'deki Husilere, Filistin'deki direnişçilere, Afganistan'daki direnişçilere ve İran'ın önemli liman kentlerine ulaşılabilir. Aynı zamanda Katar, bölgede Sunni propaganda da yapıyor. Katar'a karşı çıkan ülkeler Katar'ın tüm komşuları, Mısır ve ABD idi. Türkiye'ninse Katar'la ve diğer Körfez ülkeleriyle yakından ilişkisi bulunmakla beraber diğer ülkelerin ABD hegemonyacılığına karşı Katar önemli bir denge aracıydı. Bunun önemini en iyi Türkiye'nin Katar'da bulunan tugay komutanlığından anlayabiliriz. İran üzerinden olası bir gerilimde ya da Körfez'de oluşacak herhangi bir askeri çatışmada Katar ve Irak son derece önem sarfediyor. Türkiye petrolün büyük kısmını bu ülkelerden sağlıyor. Eğer bu ülkelere yatırım yapmaz ve gözünüzü AB'ye dikerseniz,

Son birkaç yıldır TİKA'nın insani yardım kolu uzatmadaki becerisi, Türkiye'nin kendinen görece stratejik ve ekonomik büyüklük olarak daha geride olan ülkelere yaptığı yardımlar yıllarca eleştirilmişti. Katar ambargoya alındığında "Ne işimiz var Katar'la?" denmişti. Ilımlı islamdan vazgeçip ümmetçi bir politkayla 3. dünya ülkelerine açılan iktidarı bu ülkelerden gelir elde edemeyeceğimiz sebebiyle eleştirmişlerdi. Haklıydılar, Katar'a yardım ettiğimizde kendi müttefiklerimizin müttefikleriyle gerilmiştik.  Katar'la beraber yükselen bir ekonomi de kurmadık. Sonradan Katar kendi çevresiyle olan ilişkilerini diplomasi yoluyla olağan seyrine koydu. Koymak zorundaydı. Türkye'nin askeri ve stratejik gücü o gün Katar'ı diplomatik olarak yalnız bırakmamaya yetmişti. Peki bugün aynı poitikadan ne kazanıyoruz? 15 milyar dolara yakın bir yatırım paketi. Pakistan'a yakınlığımızla onlarla silah ticareti geliştirdik ve Somali'de, Katar

Küçük devletler ekonomik krizlerde zaman kazanarak yıpranmaya karşı önlemler almaya çalışırlar. Ne kadar süreci uzatıp diplomatik çeşitlilik yaratırlarsa o kadar müzakere edebilir konuma gelirler. Yaşanan ekonomik savaş malumunuz iken, uzmanlar tarafından ortaya konan ekonomik reçetelerin, çözüm odaklı bakışların panoramasını çizdiğimizde şu ana başlıklar üzerinde bir yoğunlaşma görüyoruz: Bankalar, MB bağımsızlığı, inovasyon-yerli teknoloji-sanayi, enerji, Çin-Rusya ekseninden dış finansal kaynak alımı ve eğitim. Tüm bunların aynı anda daha uzun vadeler için tasarlanıp daha hızlı ve aynı anda uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Başkan Erdoğan'ın NY Times'a makale vermesi, Brunson'ın mahkeme sürecine saygı gösterilmesi açıklamaları, uzun süre denge politikasında kalıp halen daha ABD ile tam olarak ipleri koparmamamız, uluslararası alanda çeşitlilik yaratmaya çalışmamız, mesela dolar harici paralar üzerinden ticaret yapma girişimlerimiz (Çin, Rusya, Almanya) zaman kazanm

Futbolla yatıp kalkan, kendini futbolla özdeşleştiren, takım tutmayı -çoğunlukla- babadan oğula adeta kalıtımsal geçiren, herkesin bir top koşturmuşluğunun olduğu bir ülkenin genel edim ve eğilimlerinin de bundan etkilenmemesini beklemenin hata olduğu görüşündeyim. Son dönemlerde yaklaşan ve ilginç seyreden kur krizi, diplomatik krizler ve bizim söyleyecek çok şeyimizin ardında yatan asıl yetersizliklerimiz... Neden soruları, bazı sinir krizleri, karşılaştırmalar ve ardı arkası kesilmeyen iddialar... Komplo teorilerinin dinden hızlı yayıldığı bir dönemdeyiz. Hak vermek gerekiyor. Genellikle orta sınıflar üzerinden ekonomi-sosyal okuma yapma girişimleri daha yaygın, bir de tercih yanlışları. Gelin görün ki, toplumsal eğilimlerimizle edimlerimiz arasında oldukça büyük bir benzerlik bulunmaktadır. Türk halkı olarak, dünya genelindeki baba sosyologların genel olarak AB ve ABD toplumları üzerinden okudukları tahlillerin bazıları bizimle tutsa da, ilginç jeopolitik konum ve toplum dinami