Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Ölüme Karşı Kadını Memleketimin Kor gibi düşer haberi Bilinmez mi yüreğe Aldım haberini karanlıkların ve de tozunu rüzgarın. Yürünmez mi şimdi kalbin en ücrasına Birkaç perçem örtü kalmıştır Alır rüyasına Örter başını, girer yürürlüğe Dumandır burunda tüten Bir yar sevmiş bulut İçi gökyüzü, dışı ten Kucağında tüm renkleriyle umut Yok mu hiç seveni Kaldı mı içindeki güneşten bir ısı? Yok mu kalbinden kahveye damlatacak bir sızısı? Ah şu toprak... Giderse kurşun ve delinirse yaprak Gelmez geri Kor gibi düşer haberi         bilinmez mi yüreğe Yırtıp atarlar örtüleri Bir perçem sızı alır Bir tutam göğüs Biraz da sır Dokunacak bir şey bırakmaz elinde Bir tek ismi kalır Bir de bilinmezlik yüreğinde...                                   Kâlemî
HAYAL Yiyip bitirirken gördüm; kurtuluşumu Bir ayağı kırık tabure üstünde Ekmek arası hayallerimi. Elimle gözlerime siper edemeden Bakamadığım güneş ışığı saçları... Selam saldım dün hayatını kaybeden Umutlarımın naaşlarına. Her baktığımda tekrar aşık oldum, Delik deşik eden insanı, keskin bakışlarına. Tanık oldum o an, onunla, orada İlk ağlayışlarına, yeni doğmuş umutlara. Masaya bıraktım elimde ki yarım ekmeği. Anlam aramaya başladım içimdeki hislere. Neylesin kalbim, Dur durak bilmeyen kulağımdaki ezgilere? Baktım öyle bir süre daha. Kurduğum yeni hayalleri kül tablasına bastım. Geçmişimin bedelini ödemek için kalktığımda Çoktan oradan gitmişti.                                                   41.ÇERİ
KIZDIM DEDİM Yolda bir ceset gördüm Dün. Yanında bir polis arabası Güldüm. Cinayet dediğini duydum Polisin. Kızdım çok kızdım Cinayet diye bir şey yoktur dedim Kızdım. Cinayet diye bir şey yoktur Hiç kimse birini boş yere öldürmez Herkes ölmeyi hak eder Dedim. Cinayet diye bir şey yoktur Ölümü sadece kötülere hak bilir İnsanlar. İnsanlar yanılıyor Herkes ölümün iyileri atlayacağını sanıyor Herkes biraz biraz yaşamak İstiyor. Ama ölmeyi hak ediyor Cinayet diye bir şey yoktur Dedim. Kızdım Herkesi oracıkta öldürdüm Çok cinayet işledim Güldüm. Cinayet diye bir şey yoktur Dedim. Kendimi öldürdüm Cinayet... Yok Ölüm... "Şairin katili şiirin öznesidir"                                  SIRADAN
Fedai Yaşıyorum bahar yüzüyle bir yeşil çimde Evsizler... Üşümeleri ve ey sebepleri cızıldıyor içimde Ve ben dünyaya fedai olarak gönderilmişim Gövdemi aşkın güneşinde eriterek Sırtımı şiire yaslayıp şişede muştulardan sek Ellerimi soğuğuna feda ederek yudum yudum, Ellerini tutuyorum, dünya tamamen ısınana dek.                                                            Kâlemî
IRAK Bir sevdadır O saçları dalgalı, Göründü ufukta. Ufuk gönüllere çok uzak, Sevda kalbime bir o kadar ırâkda. En büyük engel bir yoldur, Uzunca, tozlu çamur ve topraktan. Aşkı Yunus'tan öğrenene ufka giden her adım, Kalemi gezdirmektir kağıtta...                                    41.ÇERİ
Tutmak  Zamanı Söyle hangi bulut önleyebilir güneşimizi Hangi geceye yetmez ki yıldızlarımız  Bir çelenk bırakılır en ücra yerlerine kalbimin sen gülünce Kalemim konuşmaya başlar sayfalarla,tutmazsan ellerimden Ne kadar da kirlenmiş yalnızlıklarımız. Rüzgarı keskindir bu mevsimin, Şemsiye açamazsın yağmurunda Soluyamazsın gül kokularını,genzin yanar. Dikkat et tutarken zamanı,düşürme takvime Saatler bile geçmiyorken sensiz, Sonra nasıl geçer aylar,haftalar,yıllar ?                                                                                                                      Y.D
SUÇSUZ CİNAYET Her insan biraz katildir Her insan birilerini biraz öldürmüştür Kimisi vardır Kimisi eşini dostunu Kimisi hiç tanımadığı birini öldürür Kimisi de cinayetlerin en korkuncunu En az ağlatanı işler Kendi kendini öldürmek Ne için kim için Çok kısa bir hayat arkadaşlığı için mi Çok uzun bir üç saniye için mi Kendi kendini öldürür insan Her insan biraz katildir Her insan biraz da ölüdür Her insan biraz öldürdüğü için ölü Öldüğü için de suçsuzdur... " Kitle imha eder dil; her günaydında birileri ölür, birileri dirilir. "                                                SIRADAN
Abluka Cebeli Tarık'tan ya da Hürmüz'den Tarihten ya da günümüzden Aslında beni herkes bir yerden tanır İtiraf edilemeyen hislerde yerim vardır Beni kimi gerçek gibi sahiplenir, kimi inkar eder Kalemim kilimlerden gelip aşka kadar gider Beni alıkoyan bir ses var devlete yapılan her darbeden Bir kadının sesi... Uzak bir perdeden, Körfez sularında titreye titreye ulaşır bana Helen cama çıkmış yahut seslenir Dilber-i Rana Bir kadının sesi, sesi... Tarihin yüksek perdelerinden gelir. Dünü biz yazdık ya da tarihi biz yazacağız Helen cama çıkmıştır ya da cam gibi bir kızcağız Bizim için yükselir, yükselir... Bir çocuğun sesi, Doğrular ablukada, değiştirilmekte olan: Ya gölgesi bir ağacın, esirgemez gölgesini hiçbir zaman Ya da güneşi insanın, ezelden beri sürdüğü denize Düşürdüler bizi biz dediklerimiz birbirimize Hakkını helal etsin toprak Bir çocuğun, bir kadının sesi uzak, çok uzak Kapkara bir Mart, kapkara bir Mayıs Bir çocuğ
PARASIZ ASKER Benden daha çok parası var, Savaştan kaçan vatansız hiçlerin. Bu nasıl Dünya? Arkasını koruyan demokrat domuzları var Bu nasıl adalet? Adaletsiz bir Dünyada, Masum, fakir bir ailenin ilk çocuğuyum. Yastığıma takılan altınlarla değil, İçten maşallahlar ile doyurulurum. Kıt kanaat asgari ücretle okutulurum. Daha liseye başlamadan Azrail'le tanışırım. O'da yanına yoldaş alır babamı... Hayallerimi dökerim çöplüğe, Mahalle esnaflarından birinde çırak olarak çalışırım. Arada dükkana uğrayan peri kıza Aşık olurum. Her gördüğümde gözlerinde kaşif olurum. Yaşım geldiğinde Doğuya askere giderim. Yaşarım ölümle burun buruna. Bir gece fırlarım uykumdan, Avluya düşen bir roketle. Bir tüfek vardır, yarim yanımdan ayırmam. Çelik yelek ve miğferim yoktur. BEN TÜRKÜM düşmanım çoktur. ... Vurulurum düşerim yere. Dedemin kan döktüğü yeri kanımla yıkarım. Şehit olurum adım duyulmaz. Ben parasız ASKERİM.
SAATE BAKARKEN GEÇEN ZAMAN ÖMÜR DİYE BEKLERSEN ÖLÜR Timuçin'in orduları bile baş edemedi seninle Timur'un fillerine toprak kuşlar kadar sert vurdun Ne firavunun piramidi ihtişamını senden koruyabildi Ne de Mecnun'un saçına ak olurken yoluna  yol oldun Ya beklerken sönüp giden ömürler yenecekti seni Ya severken solan gençlikler, beklerim olsun. Ya da bir soru işareti bir de ben Ya tüm sevdalılar yarine kavuşacaktı Ya şairler kucaklaşacaklardı soru işaretleriyle Ya da biri ölecekti ben beklerken Ya ben Ya namağlup zaman, beklerim ölsün... " Ölmek bir şey değil de, yalnız kalacak o zaman dünya... "                                                                  SIRADAN
Nuh'un Gemisi Kedi gövdesiyle sevgi bekler Her dümende ayrılır kedi gövdesinden. Ahşap göğüs kafeslerinde atar yürekler Ben seyretmekteyim         Ol baharın şimşeklerle parçalanışını Nuh'un gemisinde kendimi yemekteyim. İlk kez burada gördüm          Suların can gibi yanışını Kendimi bir kumurunun dudaklarına sakladım Kumrulara bensiz uçmayı yasakladım. Gemi gıcırdar, Yutar dalgaları. Mide gibi çalkalanıp dururum Savrulurum  Sular yasalara uyup kaldırmaz  Hesap yok oldu sanılır  Mürettebat yanıldı, yasalarda yanılır Gemi gıcırdar ben sallanırım Dümen her kırılışında ölür bir kedi Lambalar sönecekken Kırdılar ortasından dümeni.   Gemi göç alır durur Sallanırız Masumlar bir bir kıyıya vurur Yanlış zamanda girmiş gibi kıyamete Savrula savrula yollanırız Biz yoksullar kalırız Nuh'un gemisinde Nuh'suz Sallanırız Bedenlerimiz ruhsuz Ama bitmez bizde ne umut ne de tufan Ne de bizsiz akmayı bilir zaman Duda
SUÇ ORTAĞIM Gömdüm tüm hayallerimi Ağlıyorum. Arıyorum, az önce yanımdaki suç ortağımı. Uğruna hayallerimi gömdüğüm kişi kimdir? Gördüm, az ötede. Elleri cebinde, Yavaş adımlarla uzaklaşıyor. Sanki benden kaçıyor. yoksa, beni mi bırakıyor? Yapmaz değil mi? Beraber gömdük hayallerimi... Küçücük bir mezara üç ceset attım. Ayaklarından ben tuttum her birinin, Kollarını ortak. İlk, geçmişimi attık, Sonra hayallerimi, en son geleceğim. Arkasından seslendim, az öteye gidince "İki dakika bekle geleceğim." Duymadı mı yoksa? Çoktan bana bakıp, masum gülüşünü saçmalıydı. Artık kaçmalıydım, Bekçiler devriye gezerler. Küreği saklamalıydım, Yoksa bir şeyler gömdüğümü sezerler. Bekle ortak geliyorum, Heba ettiğim hayallerimin hatırına Nereye gidiyorsun?                                                 41.ÇERİ
BU SABAH SAAT 6:51 Kulağımda bir bağlama sesi Aşık bir gönül hoş bir dağ esintisi Sabahın henüz sabah olmamışında Günün ilk ışıklarını bekler gibi Gözleri kanlı bekledim seni Bir kaç güzel bülbül sesi ile Güne başladı boş sokaklar O sokaklara can veren o sesleri O sokaklar hiç beklemedi Beton yığınları ne bilsin İçini çeke çeke beklemeyi Kim bilir beklemenin ne olduğunu Beklemeye aşık olan şairler mi Bir seni sevdim Bir seni bekleyişi Bir de gelmeyişini... " Seni beklerken gençliğim geçti, severken de bir ömrüm...    Paketim boştu, kalemim küskün, şiirimi yoktu.. Ben de ardından türkü gibi bir şey yaktım. İşte dumanı ancak geldi... "                                                       SIRADAN
Nefesimi Tut Bana yıldızları çizmesinler söyle Onlar zaten var gökte. Ve güzel. Nefesimi tut biraz, Ölümü uyandırmadan gel, Solmasın o dökülen yapraklar ve güneşli yaz Öyle susup terleme alnımda Öyle sıkıştırma kıyı kesimlerimi Uzat beni sonsuz sorulara,                              uzat uzatabildiğin kadar. Havada bir tat var, Yaşamadan anlaşılmaz Bir umut Nefesimi tut biraz Öldüğünü unut Öyle sıkıştırma kıyı kesimlerimi Bana yıldızları çizme Sakın söyleme, Öldüğünü unut. Ardını sor sen de benimle yıldızların Bir sevdiğin vardır belki Bekletme  Öp onu yaşar gibi Ya beni nefes alarak güldür Ya da al beni de öldür. Gel, Çiçek açmalıyız dallarımızda beraber Sakın Dağıtmasın dallarını tek sesle kötüler Sus ve topla kolunu bacağını                      Hani şu dallarını Gör benimle yarını Nefesimi tut biraz Paylaşabilirim seninle Kaçak kirişlerin yalan açıklamaları gibi Üzerine kefen olsun diye örtünme dünü Sus