Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
O GECE Geçen ay işledim ilk cinayetimi. Dizleri üstüne çökmüş bir çocuk, Elinde bir resim, Resmin üzerinde acıyla geçen bir ömür... Görmezden geldim masumiyetini. Tetiği çekerken elim titredi yalnız. Yanımda belirdi birden, en yakın arkadaşım. Şeytan! Konuşmadı bile, sadece bana baktı. Yetti de... Silah patladı, çocuk öldü. ... Geçmişini öldürdüğüm o çocuk bendim. O gece çocukluğumu, Mezarlığın boş bir odasında bıraktım. Yalnızım...                                              41.ÇERİ
Zamanın Son Varisi Bilinir ki Bahçesinden çıktım zamanın Polenlerini tanıyorum gökyüzünün, Çünkü aşığım sana ve öğrenir doğa bunu her geçen gün. Polenlerini taşıyorum bulutların, rüzgarın, mehtabın ve tanın Ağır gövdemi vurdum döktüm dikenleri Uygun bir küfür buldum             Sövdüm. Sordum kirlenen toprağın hesabını Sararan yaprakları ve dökülenleri Kırdım tüm o baygın sevgilerin kabını Saraya dönük kıbleleri             Bir delirttim sonra ev sanılan kuleleri, Bir delirttim... Sonunda ben de delirdim. Sevdim. Çıktım yola Şimdi sardığım kollarımla sanki körfez Son suları göz pınarlarımın Saçının ayrığından başka vadiye dökülemez Bir gidiş var ki böylesi olmaz ki sen gelenimsin. Lafını kestim bazen, dudaklarında tarih yazdım biraz Biraz da asma gibi damarları boynunda           günah olmaksızın öptüm. Kolaylaştırmaktı sadece işim hayatı Tüm çerçeveleri döktüm Secdeyle icra ettim sanatı                 Sövdüm. Sövmesem anlamazdı sövülesi olduğunu    
NASIL ADAM OLUNUR? Bir küçük çocuk Küçük oyuncaklarını Bir küçük elbise için Satmak zorunda kaldığında Artık küçük değildir Kocamandır büyümüştür Adam olmuştur... " Ben insanlardan en çok çocukları severim, o da büyüyene kadar. "                                   SIRADAN
BU SENİ SON GÖRÜŞÜM Sevinçten, gözünden akan Yaşların bir tanesi bile olamadım daha. Nereye gidiyorsun? Heyecandan bağırttığım, Hızlı nabzından daha yakın olamadım sana. Nereye gidiyorsun? Geceleri, sokağa çıktığında Kafana vuran Ay kadar samimi olamadık daha. Nereye gidiyorsun? Yüzümdeki tatlı gülümsemeye sebep baharın, Ne ilki oldum, ne de sonu daha. Nereye gidiyorsun? Her gece kağıda seni çizen Kalem kadar doyamadım daha sana. Nereye gidiyorsun? Dizime uzandığında serilen, yorgun saçlarına Kırpmadan baktığım gözlerim kadar                                    hayran kalamadım daha Nereye gidiyorsun? Dur, galiba bu seni son defa görüşüm. Eğer çıkacaksan şu kalbimden, Uçurumun ucundayım artık. Yok dönüşüm. Dönersen, kalan son ekmeği yine bölüşürüz. Pişmanım, 41 kez özür dilerim, üzgünüm. Duyuyor musun? Nereye gidiyorsun?                                                  41.ÇERİ
Aşka Lüzumsuz Eleştiri Aşk lüzumsuz bir eleştiriye tabiymiş Bilsem Evvelden yakmaya kalkardım yanan volkanları Bir isyan gibiymiş, Ekranlarda seyredilirmiş direnen insanları Pürüzsüz tenli ekranlar daha güzelmiş kadınlardan Köklü bir cuma hutbesiymiş eleştirinin ucu Doğru, Aşk çünkü haddinden kaçıp gelmiş Bir ıslah evi kokunçluğunda aşk; Çocuk yaşta suça bedelmiş. Bir plastik çiçektir artık burası Polensiz bir çoğalıştır çağın yarası Bir umut mu bulunmaz seher yelinde? Ben bulunurum. Yutkunurum. Bir rüzgârın tozuyla başlarım sevmeye Yavaşlarım . Eleştirilerle ölçüşebil diye sen, Ben senin için haddimi bile aşarım Yavaşlarım. Bakarım nefes durur, ten elbet soğur Bilsem ki aşk lüzumsuz bir eleştiriye tabi olur Evvelden keserdim hazzını tutsaklığın Evvelden bozardım yalanını bugünlerin Polenli hazzıyla yasaklığın Çoğaltırdım aşkını hatırdaki dünlerin.                                           Kâlemî

BABAM İÇİN

HAZİRANIN ÜÇÜNCÜ PAZARI Türkiye'de her iki babadan biri Gece yatağına "Bugün de tok girdik" der şükreder Gece yatağına girer Aç karnıyla. Türkiye'de her iki babadan biri Hastalık hastasıdır Bin bir türlü hastalık bulur Her meyveye alerjisi vardır Eline geçen her meyveyi Çocukları yesin diye Her gün hasta olur. Türkiye'de her iki babadan biri Asgari ücretlidir "Asgari ücret hemen hemen 1000 liradır." Türkiye'de her zaman Çocukların rızkı çalınır Türkiye'de babaların hakkı yenir... " Baba çınar gibidir; meyve vermese de, gölgesi yeter. "                                                        SIRADAN