FAZLA AÇILDIM Geçen gün okulda yürürken Sırat keskinliği bir camda Güzelce bir kız gördüm O güzel keskin cama öyle yakın ki Güneş her sabah onun içi doğar Onun için yakar kendi kendini O güzel keskin cama öyle yakın ki Yağmur Her yağışında şairlerin üstüne Kurşun renkli gökten kurşun atarken O güzel için cama vurmadan önce İki kez değil bin kez düşünür Şair, aşık, garip şair, şairim Ne yapsın, alır eline kalemini O görmeden ne yazsam diye düşünür O güzel cama yakın şaire uzak Şairim cama daha yakın ama Kıza daha uzak olamaz Yağmur güneş güzele Güzel cama yakın Ben cama şair kıza ben şaire Öyle uzak öyle uzağız ki Güneşten bir parça ateş alın Uzak olmak zorunda olanlar için yakın Dünyayı yakın... " Benim için dünyayı karşına alabilir misin, dedi; çektim bir sandalye karşısına oturdum..." SIRADAN
Kayıtlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Unknown
-
'Taştan Şair 3' -İnceleme *: http://anlambazlarordusu.blogspot.com.tr/2016/04/tastan-sair-3.html '1980 Sonrası Şiir' olarak anılan ve günümüz şiiri denilemeyecek bir merhalesizlikte bulunan Türk şiirinin böyle bir buhranda olması yaşanılan dönem özelliklerine bakılırsa zaruri olmamakla beraber tabîdir. Buhran demekteki sebebim, yazılmış ve yazılan şiirlerin satılmak maksadıyla belirli internet konseptlerine dayandırılarak bazı karamsar ve okuma aşkına sahip, sadık, hoşgörülü insanlara sunulmasıdır. Şiirlerin belli bir azınlığı hariç geri kalanı sanat kaygısı, üslup kaygısı, özgünlük kaygısı gibi muhtelif unsurları taşımamaktadır. Aynı şeylerin tekrarından sıkılan ve şairane mizaca sahip olmayan şairler tarafından vücuda getirilen bu şiirleri bugün bu yazımızda ele almayacağız. Bu buhranlı dönemde ortaya çıkmaya çalışan ve çağın dışında kalan, çağa iletişim platformları sayesinde tutunmaya çalışan bir zümre, sanatkarlığa inan genç ve henüz sanat eğitimi bakımından ...
Şafaktan Az Evvel
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Tesadüfler art arda sıralansa da Alaaddin’in lambası baş ucumda bitiverse ,Güneş doğmadan az evvelki hissiyata daimi sahip olmayı dilerim.Her nefeste iliklerinin ucuna kadar sahip olduğun canlılık...Damarlarına süzülen yaşama isteğinin coşkunluğu,solgunluğu çekip alıyor gövdeden. Duyular,dolanıyor birbirine.Denizci düğüm misali,çözülmesi güç ve gökkuşağı kadar nağmeli… Rüzgar okşadıkça saçını,beraberinde gelen sessizlikle huzura kavuşuyorsun.Yağmur kokuyor hava,yağmurun yokluğunda.Hava delicesine masum ki cihan ona hayran. Alaca karanlığın,Güneş ile kucaklaşması göz dolduruyor.Bastırmadan sürülerin ayak sesleri son defa sessizliğin ortasında huzurla buluşuyorsun ,gizliden.Kıskanırcasına, kimselere ses etmiyorsun paylaşmamak için bu soyluyu.Mümkün oldukça ayrılmamak için kenetleniyorsun ona,son umudun kaçmasın diye o ince mi ince iple bağlıyorsun o kısaca,Güneşten evvel vakte.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Onur Tuğrul Karabıçak
-
Aşkı Dinlemek Zor Bir göç haritasında büzülüyor çöl izleri Bir yasın ortasında süzülüyor yol sesleri Rüzgâr içimde uğulduyor Tepemde taç gibi kırlangıç sürüleri Aşkı süslemek zor Aşkı süslemek zor Alelâde bir sessizlik takılıyor sık sık Gizli kanat gürültüleri Yaşamın koynunda uyuyor kalabalık Yol dolu gözlerim mosmor Sesim kısık Aşkı söylemek zor Aşkı söylemek zor Bana bir semazen zerafetiyle dokun Döndür geceyi Anılar ortasında yolun Asırlardır gri İçimde sözsüz bir şarkı söyleniyor Aşkı dinlemek zor Aşkı dinlemek zor Kâlemî
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Unknown
-
SUÇUM SENİ SEVMEK Heybetli bir sandalyede oturan adam, Elindeki canavarı vurdu masaya. "Karar!" dedi, yan tarafta duruyordu, "Kalkın ayağa." Mavi üniformalı idam mangası... Dostlarım ve düşmanlarım, sarıldı etrafım. Kollarıma vurdular ellerindeki zincirleri. İdamıma karar verdiler. Nefesim kesildi, yere yığılmışım, Hiçbir şey görmüyordum. Oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum. Gözümden akan yaşları bile silemiyordum. Nedir suçum, hakkım Günahlarımı bilmekti. Meğer beni idama götüren suç; Suçum seni sevmekti. VATAN...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
BİR İKİ ÜÇ SANİYE Bana üç saniye verin Üç saniye Balık hafızası için çok boş Kelebek ömrü için de Çok dolu olsun Bana üç saniye verin Hem yaşatacak hem öldürecek Üç saniye Bana üç saniye verin O'nun baktığı üç saniye olsun... "Kelebek kadar güzel olma sakın Kelebekler erken ölüyor... Sonra doyamam sana." SIRADAN
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan:
Onur Tuğrul Karabıçak
-

Ağla Çocuk Yaşlı saçların, kaya dokulu benzin Ülkenin toprakları var senin molozları Bir yüzün var senin çocuk sanki bulut mezarı Kaya renginde yüzün, buruk Büzülmüş dudakların ben vurdum bile kendimi Hüzün İnmiyor bir türlü yağmur gibi Bu kalış senin, gidiş, bu öykü senin yüzün Bir imge olsun düşmüyor sayın çocuk Sen kalbim, sen acı, sen ölüm, sen ey yokluk! Gözyaşların olayım senin, benim adım su Bu dünyanın belki yok bir doğrusu Ülkenin toprakları var senin molozları Saçların kumral senin aslında ...