Serin Servi

Bugünlerde, yaramazlık yaptığında annesinden yediği dayağa ağlarken dahi “Anne !” diye feryat ederek kendi kendisini teselli eden çocuk kadar arı dimağım.Sizlere bu ferahlığın en derinlerinden yazıyorum.
Kalem oynattıkça her an kaçmaya hazır kelimeler, tedirgin...Lakin Farid Farjad eşliğinde kelimelerin ruh hali dağılıveriyor.Kemanın tınısı serin,mahfuz bir esinti misali yüreğini ferahlatıyor.Bu kez kelimeler eşlik etmiyor,ezgilere.Buna rağmen kelimelerin barındığı serin, saklı mabetleri hissediyorsun.Dillendirmeden…

“Ferah” sözcüğünü ne vakit işitsem,manası en başta yüreğimde ardından da ciğerlerimde yankılanır.Aniden serin havalar sarmalar zihnimdeki  ütopik diyarları…Serin hava daha çocuk,daha saf,daha günahsız gelir bana.
Soğuk sebebiyet veriyorsa ruhunla ayrılığına ,yavaşça uykun gelirmiş.Uyuduğunu zannederken Araf’a varırmışsın. Yalansız dolansız,saf soğuk! Can kuşunu ebediyete uğurlarken dahi,sana yalan söylemez.Sonsuz uykuna varışını dahi belli eder sana.Birlikteliğinizin son anına dek yalnız dürüstlüğü canını acıtır.Yaz vakti ise bir o kadar zıttı.Aynı rahimde var olmuş lakin şahsiyetleri alabildiğine ırak kardeşlere benzerler.Yazgılarını uçsuz kalemleriyle  şekillendirirken(!),mesafeler zamanla aşılamayacak bir hal alır.Yaz;hoyrat ve acımasız günahlarla akrabalık kurar.Yaz vakti,beşerin sıcaktan gevşeyen kara damarlarından fitne akar.Ciğerlere kömürden fazlasıyla alakasız kara duman çöker. Yaz vakti viran olmuş binaların ardından,gamsız güneş gülücükler savurur.Ne tür bir ağırlık ezip parçalasa da yüreğini,tebessüm edersin güneşe. Şeytan tüyü var!      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Poem Of The Middle Earth

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail