Celladına Vurgun


Şu ölümlü dünyada insani duyguların katili gibi hissettiğim çok oldu.Hatta insan gibi hissetmediğim…Kafamın içindeki pazar boşluğunda  ‘‘İnsan nedir?’’ sorusu yankılanırken,kan gövdeyi götürür.

Gönülsüzce,farkına dahi varmadan katiliyiz duygularımızın.Egonun eyerine hakim olamıyor,insanoğlu. Ben sevdasının peşi sıra ,doludizgin koşmaya hazır.İntihara meyil edenler dahi kendilerini,bu yaşlı dünyanın kederinden kurtarıyor .
Havva’nın elmayı ısırmasından mı bu haldeyiz ? Elma mıdır tüm bu şerliğin anası ? Elmanın zehri insanın damarlarına  sinmiş,buram buram gaddarlık kokutuyor kanı.Tanıdıkça bu zehri ümitsizlik çöllerinde yavaş yavaş kavrulacaksın. Ha oldum ha olacak,derken akıl sağlığın da uçup gidecek.Kafanı taştan taşa vur! Böyleyiz.Zehir mutlak,insan zalim...

Masallardaki benzeşlerimiz ziyadesiyle mahfuz.Yolunu bilmeyen bir toz zerresi dahi utanır,pisliğinden.Tasvir edilen insan buysa,insan mıyız bizler?


Bazı zamanlar cellat,bazı zamanlar kabirci oluveriyorsun.Nefes alır gibi,alışıyorsun yeryüzünün tüm pisliğine. Hayat hafif bir rüzgar ise sen kurumuş bir yapraksın. Gel zaman git zaman unutacaksın,hangi daldan koptuğunu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Poem Of The Middle Earth

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail