Belki Bir Akşamüstüdür

Belki bir akşamüstüydü ve gaipten gelen bir özneydim, yoğun bir dumandım belki. İçimdeki yanık izleri oylum oylum zonklarken belki de bir öğle vakti oluyordur. Nefesime oturan sesini ritimlerle ruhuma işlerken sulu sulu ağladığımda gece yarısı olabilir miydi her şey? Bilmiyorum: Zaman buğulu bir aynaydı demek ki.
Belki de bir akşamüstüydü sadece. Sade bir akşamüstü, hâlsiz ve yorgun ama çim gibi umut renkli, derininde toprağa tutunmuş ve çoğalmış. Adımların, güneş sol yanağını okşayıp geçerken büyük kahverengilerin ve ince beyazlarınla kuşlara uçmayı öğretiyordu bir yerde, belki de başka başka yerlerde birer akşamüstüydü. Aklım vurgun vurgun... İçimde bilinmezliğin ve aidiyetsizliğin korkuyla birbirine karışan kokuları; yüzüm islenip kararıyordu.
Ellerim büyük büyük şehirlerde tek başına kalmış, üşüyordu. Oturmuş, kendi kendime gömülmüş ve güneşle beraber batmıştım, kollarım kavuşmuş. Kızıl güneşe karşı iç çekişim, içten içe ağlamaklı bir gürültü... Belki de büyük şehirlerde daha büyüktür büyük bir akşamüstü.

Kâlemî


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Poem Of The Middle Earth

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail