Kız Çocuğu


Kapıları çalan benim
kapıları birer birer. 

(I am the one knocking doors 
the doors one by one.)

Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

(I can't be seen by your eyes
dead people aren't seen with eyes.)

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.

(Dying in Hiroshima
been about ten years.)

Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

(I'm a seven year-old-girl,
dead children don't grow.)


Saçlarım tutuştu önce, 
gözlerim yandı kavruldu. 
(My hair aflamed first,
than my eyes burnt.)

Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

(a handful of ashes, I turned into, suddenly,
My ashes were scattered around.)

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok. 

(I don't want anything from you
to do for me.)

Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

(The child burning jıst like a paper,
can not eat even sweet.)

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver. 

(I'm knocking your doors now,
hey madam, hey sir please give me a sign.)

Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

(Let the childen not to be killed, 
they would eat sugar fine.)
                         
                      Nazım Hikmet (1956)



Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun  hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. 

Mustafa Kemal Atatürk






Translated by Ulaş Çınar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Poem Of The Middle Earth

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail