Şimdiki Zaman Kipi
Göğün bulutsuz köşelerinden –usulca- bir tutam ‘şimdi’ alıyorum. Bir
dilbilgisi kitabının aşık olunmuş, hor görülmüş, ders dinlenmemiş köşesine
karalamalar çizilen sayfasıyla gerçekleşmeyecek hayallere benziyor. Kaşları
–sevimli- bir dal parçası gibi hafiften çatılı bir kız çocuğuna benziyor,
babasına hep kırgın. Bilmiyorum, neden geçmişe ulanınca nefret fışkırtır kimisi
şimdi’den, bir horlama değil midir kin? Noktalama işaretlerinin adeta bir karın
boşluğu olan şimdiki zaman, annelerimizin ölümün iticiliğine yutkunarak, evlerinin
camlarını silerken, camdan gelip bilincimizi yırtan ‘vıyk’ sesidir. Kirpiğe
bulaşıp sonra düşen o kararsız, hıçkırıkları sessizce biriken damlaların,
damlaların ardından hayatın sansürlenmesi, şokun ilk hali yani, kırgınlığın
doğum günü, sonra’nın uzaklığına verilen tepki… O an, o sabah serinliğiyle saat
on buçuk güneşinin uzaktan selamlaştığı, sarı ışıkların gecede yoğunlaşan aşkı
sabaha taşırcasına yüzünü okşayıp uyandırdığı tatil sabahlarıdır… Ve hiçbir
zaman bir dizi figüranı olmaktan kurtulamayacak çatık kaşlı sürücülerin otoban
sesine alışması ve lap diye öpmesi ânıdır on sekiz yaşında bir kızın on
sekizine basan bir oğlanı… Yani şimdiki zaman; aniden genze kaçan
yutkunukların, diyaframdan gülüşlerin diasporasıdır adeta. Şimdiki zaman hem
tektir, hem çoğul. Senin beyazlığın kadar beyazdır,
yaradılış kadar sınırsız.
Şimdiki zaman,
sen ‘yap!’ diye vardır.
O.T.K
Yorumlar
Yorum Gönder