Parantezler içierisinde 
hep atlanarak okunan çocuklarıyız Âdemin
Bulutların hep karalarına çalan
Denizin hep tuzunu yutan ve kitapların
Köşelerini kıvırıp okuduğunu unutan
Şehrin içinde paranteze alınmış bir yas yuvasıyım ben
Alnımda bir beyazlık görmeyedursun, elimde para
Yazıklanır fakirliğim, öfkeler yuha
Âdemin en şehirli evladıyım ben, inancımı kaldırım taşlarının ezdiği toprağa gömmüş
Ulu binaların göklerine tapan
Günahkarları alıkoyuyorum yollarından
Annelerin hiç oynamasına izin vermediği
Zorla kaleye geçen evladıyım ben âdemin
Topun soyulmuş yüzü bulanır çamura, 
mesai saatleri birbirine girer beni görünce 
telefonlar binbir gürültüyle homurdanır
zam yoktur benim yüzümde, sigaram kalmamıştır
Yaşlıların balkondan su döktükleri benim yüzümdür
Benim yüzümdür metroda buruşan
Her gün aynı saatte aynı gürültünün arasında kaynayan
Benim dişlerimin ayrığıdır
Ben yılanın sarıldığı denize düşen, tahta bankların söküldüğü zamanların
Teferruatıyım sadece
Geceleri beni örter şehir ve ulu bir çınar görünce ona ulanan gövdem
Bir kütük gibi kök salmıştır mecranıza
Ben en sık kullanılan ayracım dillerinizdeki
Öyle ki oy çıkmaz benden, bedenim üstüne konuşsanız polemik yaratmaz
Artık önemi kalmayan bir rakamım ben, 
başarı çetelesine renksiz bir çentik
Yuttum ben hakaretlerini şehrin, 
insan makinelerini özümsedim de geldim, 
ben vekiliyim sokak çocuklarının ben sözlerin oyuncağı
Asla anlaşılmayan genci şehrin
Her masanın çıkıntısı, her çorabım söküğü
hep vardım ben, hiç yoktum
İşte geldim hiç görünmemek pahasına

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail

The Poem Of The Middle Earth