Gerçekliğin Yerini Alan İmge

Sizden bir odaya gitmenizi istiyorum. Odada bir yoklama kağıdı var, o kağıda imza atacaksınız. Odaya geliyorsunuz, kağıda imza atmadan odadan çıkıyorsunuz. Bir süre sonra odaya geliyorum, bakıyorum ve kimsenin odaya gelmemiş olduğunu görüyorum, çünkü hiçbir iz yok. Sizi arayıp niye odaya gelmediğinizi soruyorum, cevaben geldiğinizi söylüyorsunuz. Çünkü geldiğinizi biliyorsunuz. Ama ben gelmediğinizi biliyorum, bundan öte bir bilgiye inanmam mümkün değil. Buna hiç şüpheniz yok ancak geldiğinizi bana ispat etmenizin de hiçbir yolu yok.

Çağımızın problemi olarak simulasyon toplumunda bunu sıkça görüyoruz. Siz oraya geldiniz, eğer hiçbir kanıt olmadan sizin oraya geldiğinize inanırsam bu bilimsel bir ifadeye değil, hayat görüşüme uygun bir ifade olacaktır. Eğer siz beni sözlerinizle oraya geldiğinize inandırırsanız ben manipüle edilmiş olacağım.

Eğer siz ortada hiçbir kanıt olmadığı için bir süre sonra gelmediğinize inanırsanız kendi gerçekliğinizin tamamen değiştiğine şahit olacaksınız. Bu durumda bilimsel anlamda genel geçer ve kesin bir "gerçek''ten söz edilebilir mi?

Eğer sizin odaya geldiğiniz gerçeği yalnızca bir kâğıda bağlıysa, bu kâğıt aslında bir simülasyondur,  sizin oraya geldiğinizin bir imgesidir. İşin ilginç bulduğum tarafı, eğer sizin odaya gelip gelmediğiniz gerçeğinin bağlı olduğu tek şey o kâğıt ise, artık sizin odaya gelmemiş olduğunuz gerçeği sadece bir kâğıttır: Etrafta hiçbir şahit ve hiçbir imare yok. Bu durumda "gerçeklik" yerini kâğıda bırakacaktır. Bu da "gerçekliğin" sonu anlamına gelir. Çünkü o kâğıt artık sizin gelmiş olduğunuzun bir simgesi değil, gelmiş olmanıza rağmen gelmemiş olduğunuzu söyleyen tek gerçekliktir.

Eğer zamanla gelmediğinize inanıyorsanız, 21. yüzyıldaki gerçeklik kayıplarına, medyaya ve teröre hoş geldiniz!

Jean Baudrillard'ın Simülakrlar ve Simülasyon kitabından çağrışımla.

Ä°lgili resim

onur.tuğrul.karabıçak

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Poem Of The Middle Earth

Dağılganlaştıramadıklarımızdan

Inter'siz Rail